Tarihçi, matematikçi, nakkaş, hattat ve nihayet bir silahşör olan Nasuh kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, matematiğe ait ilk eserindeki kayıt onun Bosnalı olduğunu göstermektedir. Matrakçı Nasuh’un devşirme olduğuna dair savlar, Âşık Çelebi’nin, Nasuh’un Enderun’da başlayan eğitim hayatıyla birleştiğinde doğruluk kazanmaktadır. Matrakçı Nasuh Enderun’da, II. Bayezid döneminde bu göreve atanan S’ai’nin öğrencisi olmuştur. Nasuh, olasılıkla II. Bayezid Dönemi’nin (1481-1512) son yıllarında Enderun’a girmiş ve bir hattat olarak yazı hayatına girmesi ise Yavuz Sultan Selim (1512-1520) döneminde olmuştur. 1517’de içeriği matematikle ilgili olan Cemal el-Küttab ve Kemal el-Hüssab adlı eserini yazmıştır.
Nasuh, adının başında yer alan “Matrakçı” ünvanını ise Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır’da matrak oyunundaki üstünlüğüyle edinmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Şehzadelerinin sünnet şöleni için At Meydanı’nda yapılan törende ise kâğıttan iki yürür hisar yaparak yapay bir mekân canlandırması yapmış ve bu mekânlar önünde çeşitli savaş müsabakaları tertib etmistir. Gösterisi ve silahşörlükteki başarılarından dolayı “silah üstadı” ünvanını almıştır. 1529 yılında Tufet el-Guzat adlı silahşörlükle ilgili bir kitap yazarak konuyla ilgili bilgi ve deneyimlerini ortaya koymuştur. Kitap İstanbul’da Süleymaniye Kütüphanesi’nin Esat Efendi kısmında bulunmaktadır.
Nasuh 1520 tarihinden itibaren Taberi Tarihi’ni anlatan Mecma’el-Tevarih adlı eseri Arapça’dan çevirmeye başlamış ve devamına kronolojik bir biçimde Kanuni Sultan Süleyman dönemini de içine alan Osmanlı tarihini eklemiştir. Nasuh’un tarih alanında ve tamamlanması uzun zaman almış bu ilk eserinden sonra 1533 tarihinde yine bir matematik eseri olan Umdet el-Hisab adlı kitabı yazmıştır. Kitabın bir nüshası Nuruosmaniye Kitaplığı’nda bulunmaktadır. ‘Aritmatiğin İlkesi’ adını taşıyan kitap, dönemin medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.
Matrakçı Nasuh’un Kanuni Sultan Süleyman’ın birinci İran Seferine ait minyatürlü eseri ise 1537 tarihlidir ve Mecmu’-ı Menazil olarak bilinmektedir. Kitap aynı zamanda Beyan-ı Menazil-i Sefer-i ‘Irakeyn-i Sultan Süleyman Han adıyla da anılmaktadır. Genel olarak Kanuni’nin seferi sırasında geçilen bütün konak ve menzilleri anlatan kitabın minyatürlerini de Matrakçı Nasuh resimlemiştir. Nasuh’un sefer sırasında Kanuni’nin yanında yer aldığı ve resmettiği bölgeleri bakarak birebir ya da hazırladığı taslaklar yardımıyla sonradan resimlediği düşünülmektedir. Eserde yer alan mevziler İstanbul’dan Tebriz üzerinden Bağdat’a ve Bağdat’tan yine Tebriz üzerinden İstanbul’a kadar konaklanmış geniş bir coğrafyayı içermektedir.
Matrakçı Nasuh’a tarih, matematik yazarlığından sonra bir minyatür sanatçısı ünvanını kazandıran bu kitabın içinde yer alan topografik ve figürsüz manzaralar, yarattığı üslubuyla da Matrakçı Nasuh’a Türk Minyatür Sanatı’nda farklı bir yer kazandıracaktır. Yazma, 90 sayfalık bir metin, 107 minyatür ve 25 resimli metinden ibarettir. Konup göçülen yerleri, özellikle de şehirleri betimleyen kısımları önemli bir belge niteliği taşımakta ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde yer almaktadır. Hüseyin G. Yurdaydın bu minyatürlerin genel özelliklerini şöyle tanımlamaktadır: “Geçilen şehirlerin, cami, mescit, türbe, saray gibi belli başlı binalarının resmedilmiş olması, bu resimlerin Türk mimarlığı tarihi bakımından olan belgesel değerini arttırmaktadır. Diğer taraftan bu resimlerde görülen kaleler, köprüler, kayalar, bitkiler ve hayvanlar, bir muayyen resmin adeta baştan sona tekrarı gibidir. Bununla beraber minyatüre hakim olan ifadeciliğin, eserleri monotonluktan kurtardığı görülmektedir. Öte yandan keyfi bir perspektifle, konunun en karakteristik cephelerini takdim etme imkanı elde edilmiş bulunmaktadır. Bu minyatürlerin bir özelliği de mübalağasız ve gerçekçi oluşlarıdır.”
Resimler minyatürde konu, mekan ve manzara gelişimi açısından oldukça önemlidirler. Matrakçı Nasuh’un bu minyatürlerindeki üslubu Günsel Renda şöyle değerlendirmektedir: “…Matrakçı bu topografik çizimlerine öyle bir doğa duygusu katmış, parlak renkli bitkiler, masmavi, yemyeşil tepelerle bunları öylesine donatmıştır ki, bu minyatürler birer manzara denemesi sayılabilirler. Şu noktayı da belirtmek gerekir: Çeşitli yollarla gelmiş gözüken Batı etkileri, Osmanlı nakkaşını bir taklitçiliğe bir kopyacılığa itmediği gibi, onun, İslam minyatürcülüğünün estetik kurallarından kopmaksızın daha gerçekçi, daha inandırıcı tasvirler yaratmasına yol açmıştır. Nitekim, Matrakçı’nın kent ve kasaba tasvirleri gibi, 16.yüzyıl boyunca yapılmış birçok minyatürde bu yaklaşım korunmuştur.”
Osmanlı klasik döneminin bir parçası olan bu minyatürler topografik manzaracılığın önemli örnekleridir. Seferin ilk çıkış noktası İstanbul şehridir. İstanbul; kuşkusuz Matrakçı Nasuh’un yaşadığı ve en çok tanıdığı kenttir ve sanatçı onu olağanüstü ayrıntıcı bir yaklaşımla detaylandırmıştır. Suriçi, Galata ve Üsküdar görüntülerini içinde barındırdığı yapılarla birlikte göstermiştir. İstanbul gibi, Eskişehir, Adana, Diyarbakır, Kars gibi pekçok şehir de doğası, flora ve faunasıyla ayrıntılı bir biçimde resmedilmiştir. Bugün tasvirler incelendiğinde Asi Nehri’nde yaşayan kuş türleri hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Matrakçı Nasuh’un minyatürleri farklı öğeleri bir arada gösteren ve tanıtan önemli belgelerdir.
Gerek Yavuz Sultan Selim gerek Kanuni Sultan Süleyman devirlerinde haritacılık çalışmaları bütün Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı’da da ağırlık kazanmıştır. Bu dönemlerde yapılmış haritalar ve topografik manzaralar var olan portolan haritalarının etkisiyle üretilmişlerdir. Nasuh’un minyatürlerinde kasaba ve kent görünümleri kuşbakışı dediğimiz yukarıdan genel bir bakış açısı içerisinde ele alınmış, ancak kenti oluşturan yapılar genellikle karşıdan bakış açısıyla gösterilmiştir. Benzer bir anlayış örneğin; Piri Reis’in Venedik’i gösteren haritasında da izlenebilmektedir. Matrakçı’nın Süleymanname adlı kitabı ise Kanuni döneminin tarihini içermektedir ve olasılıkla da iki nüsha olarak 1537 yılından sonra kaleme alındığı düşünülmektedir. Bu kitap Topkapı Sarayı Müzesi’nde yer almaktadır. İlk bölümünün Kanuni’nin İran seferiyle ilgili Revan yazması, ikinci bölümünün başlangıcı Kanuni’nin Karabuğdan seferini içeren ve 1538 tarihli Fetihname-i Karabuğdan adlı eseriyledir.
Nasuh’un Süleymanname’sinin 1542-43 yılları üzerinde duran bölümü Tarih-i Feth-i Şikloş ve Estergon ve Istunibelggrad adını taşımakta ve eserin içinde Nasuh’un fırçasından çıkma 32 minyatür bulunmaktadır. “Bu eserde Kanuni’nin 1542-1543 tarihli ikinci Macaristan seferi sırasında uğranılmış olan konak ve menzillerin resimleri bulunduğu gibi, aynı zamanda bu tarihlerde Barbaros Hayrettin Paşa’nın Fransa’ya gitmek üzere Nis, Toulon ve Marsilya’ya gitmesi ile ilgili olarak hem bu şehirleri, hem buralara gelirken uğranılmış olan Reggio(Rice), Antibes (İnteb) ve Cenova gibi diğer şehirleri, hem de Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasını gösteren resimler bulunmaktadır.”
Bu minyatürler içerisinde iki sayfa halinde Cenova Şehri’ni gösteren minyatür, Barbaros Hayrettin Paşa’nın Fransa’nın güney kıyılarında bulunduğu bir sırada resimlenmiştir. Minyatür bize Matrakçı Nasuh’un renk, perspektif arayışları ve hacim vererek, Mecmua’ı Menazil resimlerinden daha olgun bir devreye giren üslubundaki değişimi de belirtmektedir. Minyatürün ön düzleminde yer alan yelkenliler hareketli bir görünümdedirler ve kent, tepelikler biçiminde mimari ve doğa kurgusuna yani perspektife doğru yönelirler. Ayrıca böyle bir kademelenmenin arkada sarı bir fon ile son bulması, yeni bir mekan kurgusuna da işaret etmektedir. Yine yapıların ve yelkenlilerin bakış açısının karşıdan olması, doğanın belirgin gölgelerle hacimlendirilmesi Matrakçı’nın sanatında yeni bir sanatın olasılıkla da karşılaştığı bölgelerdeki batı sanatının etkilerini göstermektedir.
Yurdaydın, Süleymanname’nin devamının ise Nasuh’un Mecma ‘el-Tevarih yazmasının Kanuni bölümü olduğunu belirtmektedir ve bu bölümde yer alan el yazmalarını konu olarak Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ve Minyatürlü Sultan Bayezid, Kanuni’nin İkinci İran Seferine Ait Marburg Nüshası biçiminde bölümlendirmiştir. Matrakçı’nın Tarih-i Sultan Bayezid ve Sultan Selim adlı eserleri tarihi içerikli olarak II.Bayezid dönemi olaylarını ve Şehzade Selim’in babası ile ve kardeşleriyle yaptığı saltanat mücadelesini anlatır. Yazmanın II.Bayezıd dönemine ait olan bölümü minyatürlüdür ve II.Bayezid’in İnebehtı, Moton, Güllük kale şehirleri ile Osmanlı gemi donanmasına ait resimler bulunur. Bu resimlerin Matrakçı’nın Revan yazmasında bulunan donanma resimleri ile karakteristik bir benzerlik sergilediği düşünülmektedir. Süleymanname’nin Kanuni’nin ikinci İran Seferine ait yazması sultanın 11 Şubat 1548-23 Mayıs 1549 tarihlerinde gerçekleştirdiği ikinci İran seferi ile ilgilidir ve Marburg Staatj Bibliothek’te bulunmaktadır. Kanuni’nin seferi sırasında bazı Orta Asya Sünni hanlarına gönderdiği mektuplar orijinal olarak yer almaktadır. Yazmada Kanuni’nin seferi sırasında Üsküdar’dan ana hatlarıyla, Yenişehir, Akşehir, Ilgın, Konya, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum, Erciş, Bendimahi, Tebriz ve Tebriz’den geriye doğru Van, Adilcevaz, Kara Amid, Deve Geçidi Çayı, Harput, ve Amid’den Halep’e kadarki uğrak yerleri resmetmiştir.
Matrakçı Nasuh daha sonra Rüstem Paşa’nın teşviği ile Taberi Tarihi tercümesinin yeni bir versiyonunu bu kez Cami ‘el-Tevarih adı ile yazmıştır. Bu yazmanın Mecma ‘el-Tevarih’in birinci cildine denk gelen, üç ayrı cilt bugün British Museum’da bulunmaktadır. Matrakçı Nasuh, 28 Nisan 1564’te ölmüştür.
Kaynak: Şeyda Üstünipek