Kapitalizmin gelişme döneminde ki ne benzer biçimde,insan hakkları söylemi tarihte görülmediği biçimde yükselirken, fiili olarak, insan hakları, ulusal ve uluslararası en yüksek tehdidini yaşamaktadır.
Üçüncü dünya ülkelerine empoze edilen özgürlüğe dönüş ve demokratikleşme retoriğinin yaşattığı kargaşaya müdahale için meşru kaynak yine insan hakları olmuştur.
Emperyalizmin yeni müdahale dayanağı insan hakları, iç savaş ve ekonomik çöküntülerle tehdit altındaki insanı daha geniş ve dışarıdan bir çemberle ikinci kere tehdit etmiştir.
Locke'a göre yaşam ve özgürlük mülkiyetin öğeleridir, tamda Locke'nin dediğine benzer biçimde üçüncü dünya devletleri liberal ilkeler doğrultusunda yapılandırılırken, özel mülkiyet hakkı yeniden yapılandırılmış, emek ise bireyen emeği üzerinde ki mülkiyeti şeklinde bir tarifle metalaştırılmıştır.
Kısaca Uluslar arası sermayenin, üçüncü dünya ülkelerine yapacağı yatırımlar için aradığı istikrarın "İnsan hakları" olarak sunulmasıdır.
Oysa beni sevdiğinden emindim, meğer bu insan sevenler birer yamyam.
Sezai Ekinci