Okulun ilk günleriydi, 1.Sınıflar dört şubeye ayrılmıştı. Bizim şube D sınıfı idi. Batı park ve batı cepheli, ikinci kat idi. Yaklaşık otuz civarında genellikle ilkokuldan sonra, bir kaç yıl aradan sonra normal öğrencilerden üç beş yaş daha büyük "galiba planlı yapılmıştı" oluşuyordu.
Okulun ilk haftası öğretmen ve öğrenci tanışmaları yapılır; öylede oldu.Öğrenciler Kahramanmaraş'ın içinden çok köylerinden, komşu il ve ilçelerden oluşuyordu. İşte bu dışarıdan gelenlerden biri de Cemil idi. Cemil'in kılığı, kıyafetleri, hareketleri yarı rençber, yarı memur çocuğu olduğunu gösteriyordu. Komşu il ve ilçelerden kimi ev tutmuş, kimi paralı paralı pansiyonda kalıyordu. Cemil bu şanslılardandı. İkinci, üçüncü sınıftan sonra ben de yatılıya geçtim. Şimdi ki gençlerin deyimiyle, kanka olduk. Boş zamanlarda kırlara çıkar, şiirler okur gezer tozardık. Bizim böyle çok yakın arkadaşlığımız ve birbirimize benzerliğimiz çok olmalı ki, bir çok hoca bizi karıştırırdı. Bana Cemil ona Memet derlerdi. Dördüncü sınıfta benim bir kaç şiir denemem, biraz da dağınıklığımdan olsa gerek , bana Abasıyanık lakabını koydu. Burada Cemil, ciddi ciddi edebiyat kitapları karıştırıyor araştırmalar yapıyordu. O zaman araştırmaya doğru kendini odaklamıştı.
Sanırım ilkbahar aylarıydı. Okul pansiyonunda akşam yemeği yiyeceğiz. Ben masanın bir köşesinde, Cemil karşı köşede. Yemeklerden biri de rafadan yumurtalı ıspanaktı, diğerlerini hatırlamıyorum, hatırlamam da mümkün değil. Elli yıl aradan sonra diyecekler ki, onca zaman sonra diğer yemekleri unuttun, rafadan yumurtalı ıspanağı neden unutmadın? Çünkü hatırası çok büyük. Hatta kahveden de daha fazla. Şöyle ki;
Arkadaşlar dan biri kalktı, "Böyle yemek mi olur, yumurta hiç pişmemiş!" dedi. Bir iki arkadaşda aynı şeyleri tekrarlayınca baktık yumurta hakikaten az pişmiş. Hep birden gelin bu yemeği yemeyelim. Hep birden bizim masa bu yemeği yemeyelim dedik. Cemil ayağa kalktı, tabağı masanın üzerine ters çevirdi. Diğer yemekleri de masanın üstüne döktük. Bakalım Cemil'in celallenmesi bizi nereye götürecek. Sınıflara çıktık, biraz sonra nöbetçi öğretmen harbiyeden atılmış, sanki azrail gibi çağırdı bizi. Elinde yaş ağaçtan yapılmış, keser sapına benzer bir sopa, bizi sıraladı. Bir sağa, bir sola kafayı bükerek oltasına atıp, palavrasını sallıyordu. "Ben adamın ciğerini sökerim, bu bir isyandır" diyor başka bir şey demiyor. Kim bu örgütün ele başı. Kimse den çıt yok. Tam bu sırada Cemil öne çıktı, ben döktüm dedi. Ali Hoca, soldan başladı, sol ellerden birer birer fasıl yaptı. Kimi elini ağzına götürdü acıyı dindirmek için, kimi başka türlü yöntemler kullanıyordu. Bu arada Cemil'e sen örgüt başısın, sana iki tane dedi. Cemil, sağ elini uzattı. "Olmaz bu el" dedi. Sağ el yarın sana gerek olur diyerek, rafadan yumurtalı ıspanağı elli yılda geçse unutulmayacak kadar zihinlere yerleştirdi.
Dördüncü sınıfta ben geziye kaldım. Bir yıl aradan sonra onlar altı, ben beşinci sınıftan okula devam ettik. Yine arkadaşlığımız sürdü. Cemil benden önce okulu bitirip, Erzurum İslam Enstitüsüne gitti. Tatil dönüşleri yine gelir gezer sohbetler yapardık. Bu gelişlerinden birinde beni Necmettin Hoca'ya soruyor. Necmeddin Hoca, ne yapacaksın Ekinci'yi diyor. Cemil de bir baltaya sap edeceğiz cevabını veriyor. Bu konuşma benim evleneceğim üzerine yorumlanıyor, arkadaşlar hatta hocalarımız tarafından konuşuluyor.
Aradan yıllar geçti, Cemil ile Tuzla Piyade okulunda yine yollarımız birleşti. Mustafa Çot, Cemil, üçümüz İstanbul'un gezilecek birçok yerini gezdik. Cemil hala sigaraya devam ediyor. Hem de çok içiyordu. Bir gün bana döndü, şu adama bak yahu, tertipli düzenli bir adam olmuş. Ben de sigara bırakmanın zor olduğunu, ama hiç değilse azaltmasını söyledim. Aradan uzun yıllar geçti, ben Bursa ya geldikten sonra, telefonla uzun uzadıya konuşurduk. En son 2012 Haziran'da bir arkadaşın düğününde karşılaştık. Bir kaç arkadaşla, ayak üstü birer çay içtik, yine bana döndü, şuna bak yahu, doğru dürüst yürümeyi bilmez, emlakçılık yapıyor diye espiri yaptı. Espirileri yerinde yapar, art niyeti yoktu. Bana sıklıkla takılırdı ancak ona hiç kırılmadım. Kendine rahmet kalanlarına sağlıklar diliyorum.
MEMET EKİNCİ
Cemil Çiftçi kimdir:
25. 09 1947 tarihinde Maraş'ın Ekinözü ilçesinde dodu.. İlkokulu Ekinözü'nde okudu.. Orta öğrenimini 1970 yılında Maraş İmam Hatip Okulu'nda tamamladı. Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldu. Malatya İmam Hatip Lisesi, Balıkesir İmam Hatip Lisesi, İstanbul Gaziosmanpaşa Küçükköy İmam Hatip Lisesi ve Eyüp İmam Hatip Lisesi'nde çalıştı., 2000 yılında öğretmenlikten emekli oldu..
Edebiyat, Mavera, Kadın ve Aile, İslam, İlim ve Sanat, Yedi İklim, Hece, Kafdağı dergileriyle Yeni Devir, Zaman, Yeni Şafak, Sağduyu gazetelerinde denemeleri ve araştırmaları yayımlandı.
Cemil Çiftçi'nin yayımlanan kitaplarından bazıları şöyle
Halk Şiiri'nde Kerbela Ağıtları, Divan Şiirinde Kerbela, Tasavvuf kitabı, Maraşlı şairler yazarlar alimler, Maktul şairler, Erzurumlu İbrahim Hakkı,