GILLES PERESS
03/07/13 | YORUM SAYISI 0 | GÖRÜNTÜLENME 2889 |    Ters Dizgi
“İlk hedefim bir orada ne olup bittiğini anlamaktır. İlk hedefim, bir birey olarak dışarıda olup bitenle ilgili olarak bilincimi inşa etmektir...Ben iletişim kurmak istiyorum”
Peress 70’li yılların sonunda özellikler İran Devriminin ardından, devrimin izlerini sürdüğü Telex Iran adlı çalışmasıyla popülerlik kazanmış, belgesel ve haber fotoğrafında farklı üslubu ile öne çıkmış bir isimdir. Peress’in Telex Iran çalışmasının ardından gerçekleştirdiği Ruanda, Bosna-Hersek çalışmaları da aynı çizgiyi sürdürdüğü çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır

1946, Paris doğan fotoğrafçı eğitimini siyaset bilimi ve felsefe üzerine yapmıştır. 60 yıllardaki bu eğitimi sırasında politik dille tanıştığını söylemektedir. Ona göre bu yıllarda entelektüel dil tam anlamıyla politiktir. Örneğin, ona göre bu dönemde Marks’a başvurmadan Psikanalizden söz etmek mümkün değildir. Aynı yıllarda Peress işçi hareketi ile de tanıştığını söylemektedir. Özellikle de Fransa’da kitlesel işçi hareketlerinin başarılarına tanık olur. İlk fotoğraflarını da bu işçi hareketleri sırasında, Fransa’da bir kasabada gerçekleşen genel grevde çeker. Peress yine bu dönemde Fransız toplumsal gerçekçiliğinde etkilendiğini, bir süre sonra da dil ve gerçeklik arasındaki uçurumu fark ettiğini söylemektedir. Dil ve gerçeklik arasındaki bu uçurum Peress’i gerçekliğin peşindeki arayışında yeni bir dile yöneltmiştir. Ona göre bu dil fotoğraftır. Peress ayrıca, kendi kuşağının medyaya yaklaşımının şüpheci olduğunu söylemektedir. Ona göre bu şüpheyi dindirmenin en iyi yöntemi, doğrudan olayın kendisine tanık olmaktır. Bu bağlamda Peress, kendini ne fotoğrafçı, ne de foto-muhabir olarak adlandırmamaktadır. Peress, bu birbirinin içine geçmiş kategorilerden kaçtığını söylemektedir. O “sanat” ve fotomuhabirlik” ya da “fotoğraf” ve “edebiyat” ya da “fotoğraf” ve “sinema” arasındaki sahipsiz topraklarla ilgilenmektedir. Ona göre, yaptığı işi kategorilendirmek imkansızdır. O sadece arada kalan gri bölgeyi incelemek, keşfetmek ve ele geçirmekten hoşlanmaktedır.Bu açıdan, Gilles Peress, hem Bosna’da hem de Rwanda’da bir foto-muhabirden çok, ne olduğunu anlamaya çalışan bir birey olarak hareket ettiğini söylemektedir.

Peress’in genel yapısı ile albümlerine bakıldığında sözcüklerden neden kaçtığını bu bakış açısıyla anlamamız mümkündür. Peress kısaca fotoğrafların sözcüklerden daha yalın, daha anlaşılır ve ne demek istediğini doğrudan anlatan bir yapısı olduğunu söylemektedir. Peress’in yaklaşımı ile “Telex Iran” albümüne bakıldığında, sözcüklerin sadece bağlı olduğu ajansı Magnum ile gerçekleştirdiği teleks yazışmalarında kullanıldığında görmekteyiz. Aynı şekilde “Elveda Bosna” albümünde, annesine yazdığı bir mektubun yanı sıra kısa bir önsöze rastlamaktayız.
Peress’in tarzı, pek çok çağdaşına kıyasla karmaşık kompozisyonları nedeniyle sıklıkla eleştirilmiştir. Klasik anlamda çerçevelemeyi uygulamalarının dışında bıraktığı çalışmaları yüzünden “National Geography” ile yaşadığı ve ardından ajansı Magnum’dan ayrılmasına sebep olan gerginlik, ona yöneltilen eleştirilere örnek olarak verilebilir. Telex Iran’daki fotoğraflarda dikkat çeken unsurlar göz bağlantıları kurulması, ters ışıkla oluşturulan konturlar, ön planda yer alan deforme edilmiş büyük figürler ve tonal denge unsurları, klasik çerçevelemenin kullanılmaması üslubunun en önemli işaretleri olarak görülebilir.

Gilles Peress'in eserin çalışmalarına göz atarsak, albüm haline gelen ilk çalışması 1984 yılında yayınlanan TELEX IRAN'dır. Bu albümde Gilles Peress 1979 Devriminin ardından yaşanan toplumsal hareketlere, değişene sosyal mekanlara ışık tutmuştur. 1997 yılında "Elveda Bosna" yine aynı çizgide Yugoslavya'da yaşanan iç savaşa, Rwanda çalışması da Hutu-Tutsi kabileleri arasında yaşanan çatışmaların ardından buraktığı izlere ışık tutmuştur.

Peter Gabriel, Passion


tutunamayanlarJuly 3, 2013, 12:16
[1]
Çevrimiçi Üyeler
Üye Ziyaretçi